27 Ara 2010

Geri dondum Blog!!!!

Biliyorum sucluyum blog,sana hic ilgi gosteremedim.Bahane saydirabilirim ama yapmiyacagim.
Nerde kalmisim ohh Isvicre o kadar sey oldu ki oncelikle Ramazan (Seker) Bayraminda erkek kardesim ve esi buradaydilar. Maalesef kisa bir ziyaretti bir de ustune ustluk once Edward sonra ben deli gibi hasta olduk sinir bozucu bir durumdu ama cok guzel gezdiler bizde elimizden geldigince gezmelerine yardim olduk. Cuma gunu benim ile Linburg bolgesinde bulanan Maastricht e gidildi. Valkenburg u gezdik. Cumartesi ben kotuydum esim ikisini alip kuzey bolgesini gezdirdi.
Onlari yolcu ettik bu sefer biz kendimizi Fransa'nin Bordo sehrine attik maalesef sadace hafta sonu esime eslik edebildim,esim ailesi ile 1 hafta tatil yaparken ben Hollanda'nin kapkara kasvetli havasina dondum. Dolu dolu bir hafta sonu gecirdim Degdi anliyacagin. Sinirda ki Ispanya'ya bile gectik guzel bir yemek yedik.Sarap almadim ama Vanilya esansi aldim....
Ufak tefek kacamaklar yaptik bir hafta sonu Duseldorf'a alisverise gittik,Bir sefer Belcika'ya gectik.
Saglikla ufak tfek problemlerim oldu tansiyonum biraz korkuttu. Biliyorum zayiflamam lazim.
Bende bir kopek yavrusunun dikkati ve bir filin istahi oldukca zor valla.
Ve iste Noel donemindeyiz.Daha dogrusu hafta sonuydu.Esimin ailesi bizde idiler topu topu 6 kisiyiz.Esimin annesi rahatsizlandi, midesi bozuldu ustune ustluk gece banyoda dusup yuregimizi agzimiza getirdi. Dr 1 saat 45 dakika geldi. Keske dedim hastaneye ambulans ile goturseydik.Uzun lafin kisasi zor bir hafta sonuydu.
Buralar kar kiyamet.Kar hala kalkmafi. Ben hala kardan adam yapanadim.
Ocak'ta Istanbul dayim:) Yuppiiiii Cok ozledim sari kizimi annemi teyzosumu mujumu kiyokimi boncugumu kisaca herkesi :)

23 Eki 2010

ISVICRE SON


Araya binbir turlu is ve olay girdi.Iste Isvicre son bolum:

25.06.2010

Sabah cok gec olmadan uyaniyoruz.Son gunumuz. Tadini cikartmaya karar veriyoruz. Son kez dagin o nefes kesen manzarasi esliginde kahvaltimizi yapiyoruz. Kahvelerimizi yudumlarken bir sonraki tatili konusuyoruz. Kaldigimiz evin sahibini beklerken son resimlerimizi cekiyoruz.

Yolca cikmadan once son kez dagdan gelen buz gibi su ile doldurdum su siselerimizi. Bahceden kesilmis kokulu guller arabada yerini almis.Arabanin ici o tatli koku ile doluyor.

Ilk duragimiz Bergen kantonun Bern oluyor. Eski dokunun yaninda yeni binalarada rastliyoruz. Sehir merkezine Pazar kurulmus.Biraz peynir aliyoruz.

Isvicre tatilimizi boylece bitiriyoruz.Geriye gecirilmis hos bir hafta ve fotoraflarimiz kaliyor.

30 Ağu 2010

Isvicre Part 7


24.06.2010
Bugun oldukca gec kalkiyoruz.Diger gunlerin yorgunlugunu cikarmak istercesine agir hareketlerle kahvaltimizi hazirliyoruz.Dumduz bir gol,tamamen bulutlardan arinmis bir gokyuzu yavas yavas bize goz kirpan gunes esliginde yavas yavas kahvemizi yudumlayip sohbet ediyoruz.
Bugun ku planimiz belli.Birkez daha Isvicre satolarina sans vermek istiyoruz.
Bir kismi suyun uzerinde olan Oberhofen satosunu geziyoruz.Hayran kaliyoruz.Bakimli hersey en son haliyle korunmus.Gene tepenizde duran gorevliler olmadan zevkle tum odalara girip cikip fotoraf cekiyorum. Turk odasi bile var.
Bu keyifli gezi sonrasinda acikitigimiza karar verip yerel bir restauranta atiyoruz kendimizi.Acliktan mi yoksa gercekten lezzetli mi bilinmez Onumuze konulan tavuk kanadi ve patatesi silip supuruyoruz.Ardindan Interlaken dayiz.
Alisverise daliyoruz.Uzun zamandir guguklu saat diye inliyorum. Esimde dinliyor. Bana o kadar guzel bir saat hediye aliyor ki.mekanik bir saat.Pille calismiyor. Tahtasi Blackwood Alman ormanlarindan ve o gun Guguklu saatlerin aslinda Almanya da yapildigini ogreniyoruz.
Saatimiz Heidi temali :) Sonra cocuklugumda Babaannemlerde muthis keyif alarak seyrettigim ev seklinde termometreden goruyorum.Maalesef kutululardan kalmamis vaz geciyorum.
Enson Tschibo'ya girip kendimize kahve makinesi aliyoruz.Kaldigimiz yerdeki makine esimin cok hosuna gidiyor.Aynisindan ama Kirmizisindan aliyoruz.Koca bir poset kahve kapsulu ile,korkarim bu bize fazla gitmez.
Aksam William Tell adli gosteriye biletimiz var. Acikhava tiyatrosu.
Gidiyoruz. Maalesef Isvicredeki isaret kitligi ve belirsizligi buradada mevcut herkes bi haber.Tam bir karmasa.
Vardigimizda son derece kaziklanarak atistiriyoruz. Donemin atmosferini vermek adina irili ufakli standlar kurulmus. Programi inceliyorum. Cunku gosteri Almanca.Her perde hakkinda bilgi sahibiyi.
Sonunda Koltuklarimizi bulup oturuyoruz.Ufak bir koyun kurulu oldugu sahneye ortadan bakiyoruz.
Atlar,keciler,inekler,bir suru fuguran ve dekorun oldugu agaclarin arasina kurulmus son derece hos bir koy dekoru esliginde harika ve dolu dolu 2 saat geciriyoruz.
Kendimizi eve atiyoruz. Ama rahat durmuyoruz. Once itina ile saati calistiriyoruz.Ardindan Tschibodan alina kahve makinesi makinesi.

23 Ağu 2010

Isvicre Part 6




23.06.2010

Gene uzun bir gun olacagi icin erkenden kalktik.Bugungu hedefimiz "Jungfrau".Tren ile ulasilabilen avrupanin tepesine gidiyoruz.Reklamlarinin yalancisiyim."Jungfrau Top of Europe" yaziyor heryerde.
Trene yetismek icin yola cikiyoruz o da ne yol calismasi. Allahin daginda tek seritli yol nereden inersin bayira. Gerilen bir esin yardimina arkamiza yanasan cip yetisti. Yerel isciler bizi takip edin sizi cikartalim yol a dediler.Iyi de dediler yoksa halim harabti.
Bayirdan asagiya iniyoruz ama yol felan yok keci patikasi gibi birsey ne kadar dua biliyorsam okudum. Kimi yerde gozumu kapadim.
Ama ciktik ana yola alnimiz acik.Trene de yetistik.Ama ne kalabalik. Griemweld de tren degistirmemiz gerekiyor.Koyu gezelim beklemeyelim 1/2 saat istasyonda diyoruz. Ama miniminnacik bir yer. Biniyoruz trene tingir mingir o guzel manzaralar esliginde son kez tren degistirecegimiz kasabaya variyoruz.

Basliyoruz kivila kivrila Avrupanin tepesine cikmaya. Belli bir noktadan sonra tamamen dagin icine oyulmus tunellin icindeyiz.Konforlu bir tren. Surekli mesafeyi durulacak duraklari veriyor. Kimse inip binmiyor sadece manzara setrediliyor cam panellerin ardindan,dagin icinde bakiyorsunuz.
Panaroma diyorlar.5 dk molada resim cekip manzaranin keyfini cikarabiliyorsunuz.
Sonunda variyoruz.


Ilk isimiz yemek amma acikmisiz.Buzdan saray ilk sirada. Ben strest kayip dusucem diye.Bariyerleri birakamiyorum.Yerler cam gibi buz.Benim acimdan pekte keyifli gecmiyor.


Ardindan Syprex'e tirmaniyoruz. Once asansor ardindan 1 kac metre merdivenler nefesimiz kesiliyor. Disariya platoya cikiyoruz.Hala kar var ama soguk degil. O muhtesem manzada resim cekiliyoruz.

Nefesim arada gidip geliyor.Esim karda yurumek istiyor ben istemiyorum korkutuyor beni sen git diyorum.

Bende etrafi seyrediyorum. Oradan oraya plastik botlarin icinde kayanlar, soyunmus karda guneslenenler.Cok renkli bir gruba ev sahipligi yapiyor Jungfrau.
Kesisler, Hintiler,Japonlar,Cinliler, Avrupa'nin heryerinden gelmis insanlar.
Donuste tren kuyrugu korkunc. Urkuyoruz. Isvicreli yerel kisilik" korkmayin iki tren gelir her zaman " diyor ve gercekten oyle oluyor.

Sag salim yolcuklugumuzu tamamlayip kaldigimiz yere donuyoruz.

22 Ağu 2010

Isvicre Part 5






22.06.2010
Sabah erkenden uyanip yola koyuluyoruz.Bugunku istikametimiz Ballenberg acik hava muzesi. Genis bir alana yayilmis degisik mimari zamanlara ait Isvec evlerinden olusan acik hava muzesi Ballenberg.
Bu muzede en cok hosuma giden tepenizde bekleyen sanki birsey calicakmissiniz gibi size kesen gorevliler yok.Ama inanin insan daha bir ozen gosteriyor.Dokunmuyor.Ola gorevliler sizin sorularinizi memnuniyetle yanitliyorlar.O kadar guleryuzluler ki zamanin nasil gectigini anlamiyorsunuz.

Her evin icini gezebiliyorsuz.Esyalar olduklari gibi muhafaza edilmis.
Deliler gibi tirmanip ardindan buz gibi soguk sularin aktigi cesmelere ulasinca acayip mest oldum.
Heryerde su molasi verdim :)
Bir guzel etkinlikte organik tarim.Ballenberg de her alanda organik tarim hakkinda bilgilendiren brosur ve kucuk rehber kitaplar bulabiliyorsunuz.
Bakanlik cifcilerini bu yonde etkilemeye calisiyormus.
Insanin aci aciyor. Canim cennet ulkemde tarima onem verilmeyip,ciftciyi koyluyu dolayisi ile topraklarimizi mundar ettik. Tarimla ugrasanlar bastilar kimyasallari simdi organik tarim diyoruz ama tarim yapacak alanimiz mi kaldi.Yaktik yiktip igrenc evler binalar diktik.
Burada ise tarima inanilmaz bir ihtimam var.
Bireyleri bile ekip bicmeye yonlendiriyorla (Sari kuzum sen burada cennette gibi olurdun)
Evinizde turlu salata yesillik vs yetistirebilmeniz icin tohumlar o kadar ucuz ki.
Benimde hayalimde baharat,yesillik yetistirmek var.Kardesimin merakini bildigimden bir iki paket organik tohum aldim.Insallah gonderecegim.
Buranin marketinden ekmek almak istedik maalesef kalmamis. Donuste Brienz'e ugrayip almak durumunda kaldik.
Ballenberg ile izlenimlerim.
-Cok yurunup tirmanildigi icin rahat bir cift ayakkabi giyilmesi iyi oluyor.
-Mutlaka su matarasi alinmali
-Ince bir ceket bulundurmak lazim kimi yerler inanilmaz soguktu
-Gunes icin gunes kremi tasimak lazim gun uzun
-Yemekler inanilmaz pahali ve o kadar da secenek yoktu sandvic elma vs gibi ufak atistirmaliklar yerinde olacaktir.
-Kameranizin hafizasi bos gidin herseyi fotoraflamak istiyor insan
-Sapka alinsa fena olmaz
-Ben notlar aldim unutmamak icin

Donuste yolculugumuz gene gol manzarasi esliginde yapildi. Havanin isinmasi ile yelkenliler golde suzulmeye basladilar.Seyretmesi inanilmaz keyifli geldi bana.
Deli gibi resim cektim.
Birde millet kendini dagdan su parasutle atlamaya vermis tepemiden yagmur gibi atlayip duruyorlar.


Aksam yemeginin ardindan disarida ses duyup cami actim . Tilkinin biri bizim cop posetini suukluyor. Beni gorunce bir bakisi var acayip tirstim cami kapattim.Korkarim ben oyle vahsi yasamdan. Ben onlara ilismem onlarda bana ilismesin canim :)

Sabah tum posetin parcalanip coplerin etrafa sacildigini gorduk. Buda bize ders oldu cop posetinin tatil bitene kadar evde tuttuk. Burada organikler disaridaki kompost kutusuna gidiyor. Diger inorganik copleri ayrica atiyoruz.

21 Ağu 2010

Isvicre Part 4


21.06.2010

Bu sabah bulutlar biraz daha dagildi ama yer yer yagmur dedi mahkeme duvari suratli meteoloji uzmani.Semsiyeler cantada yerini aliyor.Arabamiza atliyoruz.Tom Tom'a diyoruz Thun Schloss lutfen :)

Kisa ve zevkli bir yolculugun ardindan Thun kentindeyiz.Hesap ediyoruz bir kac saat de anca gezeriz koca satoyu.Otoparka 8 Isvicre Frangi bayilarak deli gibi yokus cikarak inanilmaz bir hayal kirikligi yasiyoruz.20 dk suruyor gezimiz.Moralimiz bozmiyalim nasilsa geldik sehri gezelim diye karar veriyoruz.Iyi de oluyor.Sirin bir sehir Thun.Nehir kenti ikiye boluyor koprulerle bir uctan diger uca geciliyor.

Nehrin sularinin rengi nerede ise Turkuaz.Daglardan gelen sular cagladigindan daha bir enfes.Avrupa da en cok Isvicre de ki nehirlere bayildim.
Biraz alisveris yapiyoruz.Esime su heryerinden birseyler firlayan has be has "Swiss Army" cakilardan aliyorum.
Magnetlerde karar vermekte zorlaniyorum sonunda sevdiklerime vermek icin bir iki tane de karar kiliyorum.
Kayinpederime Mutfak onlugu eldiveni ve kuruluma bezinden olusan 3 lu bir set aliyoruz.
Kendisi mutfagi cok sever. Yemekleri gercekten guzeldir.
Firina ugrayip kendimizi birkez daha kaybediyoruz.


Bir iki kare resim cekiyorum. Kaldigimiz chalet in ve Thun ganimatimin (Kendime metrelerce uzerine cupcake islenmis kurdele aldim)

Biz programsiz gezmeyiz. Esim aylar oncesinden calismalara baslar.Haritalar,gezi rehberleri,gunlukler vs vs ... Bir gun onceden mutlaka plani yapar kesinlestiririz.Ertesi gunu konusup yatiyoruz. Hava o kadar gec karariyorki saat 10.30 ama disarisini gunduz gozu ile gorebiliyoruz.
Havasi o kadar guzel ki. Gene kendimizi tatli bir uykuda buluyoruz.

20 Ağu 2010

Isvicre Part 3




20.06.2010

Bugun turist burosundan ogrendigimize gore bando gecidi var. Gec kalkiyoruz gene. Kahvaltimizi edip kendimizi arabaya atiyoruz.
Maalesef geldigimizden beri yagmur durmadi. Yagmura ragmen Bando lar yuruyuslerine devam ediyorlar.
Ilk gezimizi bu yagmurlu Pazar gunu gerceklestiriyoruz.
Deli gibi solugumu kesen basimi donduren bir tirmanistan sonra St.Beatus-Hohlen magarasini geziyoruz.1 km iceriye yuruyup o 1 km geri cikiyoruz.Aklima Safranbolu da yaptigimiz magara gezisi geliyor. O yerel rehber burada olsa ne hikayeler yazardi o sarkitlara diye aklimdan geciyor.Bu dusunce beni bayagi bir eglendiriyor.
Ogle yemegimizi burada yiyoruz. Ben Isvicre'ye has bir yemek olan Raclette yiyorum.Bildigimiz eritilmis peynir,Kozlenmis taze patates yaninda sogan tursusu ile servis ediliyor. Aklima Heidi ve cocuklugum geliyor. Anneme ne eziyet ederdim peynirler Heidi'nin ki gibi erimiyor diye :) ciddi ciddi aglardim. Ne rezilmisim.

Gezinin ardindan Sahil Yolundan donmeye karar veriyoruz. Hava acilmaya basladi gibi duzelicek diyor haberlerde bende icimden insallah cekiyorum. Hala evde soba yakiyoruz.
Soba bizim bildigimiz sobalardan degil.Biraz eski zaman Kuzinelerine benziyor. Mutfaktan atese odun atiyorsunuz icerisi borular ile isiniyor.


19 Ağu 2010

Isvicre Part 2


19.06.2010

Sabah gec kalktik.Bir guzel oldu.Dinlenmis,rahatlamis.Kahvaltiya indigimizde guler yuzu ile ayni dizilerde kasabanin tatli tombul ahcilari olur ya onlari aratmayan bir bayan karsiladi. Kahvalti inanilmaz zengin bir o kadar da lezzetliydi.Alman ekmeklerini cok severim,bol kepce cesit cesit siraladi bayan masamiza. Tika basa yedikten ve bunu "dag havasi" na bagladiktan sonra toparlandik.Yola cikmaya haziriz dedik sis kalkti dediler sevindik cikti aman o da ne sanki gok delinmis. Arabamiz yikama servisine sokmuscasina piril piril oldu.
Isvicre'ye geldik yagmur durmadi.Isvicre'de kaldigimiz yerin Interlaken.Bern Kantonunda bulunuyor.Burada Kantonlar var.Bern Kantonunda konusulan dil Almanca (Bana biraz tuhaf ve zor geldi,dinlerken yoruldum) Isvicre'de bulundugumuz yerde insanlar cok sicak turizm den kaynaklaniyor olabilir ama ben bu bolgede Isvicrelileri sevdim.
Bir gece once Almanya'da kaldigimiz otelden Interlaken 2 saatten biraz uzun surdu,arabamizi parkedecegimiz merkeze geliyoruz.Tanidik bir isim ' Migros ' market Isvicredede var.Arabamizi park edip turist ofisine gidiyoruz. Yine kocaman bir gulumseme ile karsilaniyoruz. Notlarimizi cikarip gorevli memur ile konusup brosur,harita,etkinliklere dair poster aliyoruz.
Biraz cevrede dolasip kalacagimiz yere gitmeden once alisverisimizi Migros' ta yapip gene yola duzuluyoruz.
Kalacagimiz Dag evi ' Chalet' *umarim dogru yazmisimdir* ne dogru tirmanirken Tom Tom'un nasil aziz bir alet olduguna karar veriyorum. Yol diye gosterilen yerlerin yol demeye bin sahit istedigi,patika denilecek daracik yerlerden bizi haritada gozukmeyen ufacik yerlere bile bizi sag salim goturdu.
Kalacagimiz ev tam 200 yillik. Dagin tepesinden gol ve diger dagi seyrediyorsunuz.Interlaken iki golun arasinda bir sehir.Kaldigimiz yerden bu sehride seyrediyorsunuz.
Iselwalt (Yuzuklerin efendisinden firlamis bir isim gibi) 600 mt yukseklikte bir dag belki tepedir.

Isvicre'ye ait ilk izlenimlerimi de yazmak istiyorum blogcum sana.
Isvicre'liler en azindan Bern kantonundakiler oyle cok uzun boylu degiller.Inanilmaz gulecler.Son derece sosyal ve Hollandalilarin aksine grup psikolojisi ile yetismisler bireysel takilan pek nadir.
Her gittiginiz yerde selamlaniyorsunuz.Yardimseverler.Baktilar kendileri yardim edemiyorlar mutlaka size yardim edecek birini buluyorlar.
Trenler cok oyuncaksi belki bu bolgeye hastir.Bilemiyorum.Ama cok sevimliler.
Yollar cok dar.
Ucuz bir ulke degil.Ama hersey etiketlenmis.
Bankamatikler biraz ugrastiriyor.Cozene kadar anam agladi blog.EUR gecmediginden Isvec Frangi almamiz gerekti.
Dukkanlar 19.00 kadar acik.Pazar gunu marketler ve hediyelik esya dukkanlari acik.
En guzel dukkan bence Firinlari. Inanilmaz ekmek cesidi var insan ne alacagini sasiriyor.
Suyu cok lezzetli.
Evler senlikli soyle ki gordugumuz tum evlerin pencerelerinin onlerinde cam guzelleri,sardunyalar sarkiyor.Dokuyu korumuslar.Genellikte ahsap ama kimi zaman beton binalarda yok degil.Evlerin uzerine yapildiklari seneler islenmis.
Daha once de belirttigim gibi biz Almanca konusulan kantonundaydik ve anlamak cok zor geldi bana.
EUR bolgesi olmadiklarindan CHF (Isvicre Frangi) kullaniyorlar.Banknotlar rengarenk ama cuzdana sigdirmak bir dert.Mendil kadar. Gene hesap kitap yaptik EUR CHF diye.
Ilk gordugum cikolataciya giriyoruz.Allahim o nasil bir koku beni buraya gomun demem geliyor susuyorum :)

17 Ağu 2010

Isvicre Part-1

18.06.2010-Cuma

Yolculugumuz Eindhoven istasyonunda bulusmamizla basladi.Alti saat suren bir araba yolculugun ardindan Almanya-Isvicre sinirina cok yakin,geceyi gecerecegimiz otele ulasmayi basardik.
' Hochblauen Otel' adini bulundugu dagdan almis.Blauen Dagi 1165 m yukseklikte Kara Orman adiyla alinan ormanlik alan ile cevrilmis.

**cep telefonumla hava kararmadan cektigim ilk resim

Birdernbira coken karanliga sis( aslinda yagmur bulutu imis sonradan ogrendim),sagnak yagmur ve daracik tek serit dag yollari eklenince,haliyle bayagi bir gerildim. Tom Tom olmasa becerebilir miydik bilemiyorum ama dusunmek dahi istemiyorum.
Bu urkutucu yolculugun ardindan aniden karsimizda beliren otel aklima 2.sinif korku filmlerini getirdi.Kafam bu traji komik dusuncelerle dolu iken otelin acilan kapisindan firlayan nerede ise bir tay bozmasini andiran,durmadan cigerleri yirtilircasina havliyan kopek ve Otelin isletmecisinin sahneye cikmasi sinirimi iyice bir bosaltti.
Aniden kopek ortadan kayboldu,2.sinif korku filminden karakter otel isletmecisi de son derece nazik ve yardimsever bir eda ile cantalarimiza yardim ederken ben hala kafamda kurdugum seneryodan kurtulamistim.
Otel tahmin edebileceginiz gibi 3 yildizlik.Odamiz, buyuk ancak minnacik bir banyodan ibaret. Mese takimlar temiz carsaflar calisan bir banyo o an icin bizi mutlu etmeye yetiyor.
Nasil olsa geciciyiz kalici degil sabah oldumu yolumuza koyulacagiz.
Kafami yastiga koydum ve uyumusum.

Sabah cep telefonum ile otelin resmini cektim.

14 Tem 2010

Biliyorum aksattım sana yazmayı



Affet beni blog ama nasıl bir koşuşturmadır nasıl bir değişimdir yaşadıklarım bende ucunu kaçırdım.Ağır aksak giden işler bile beni bitirin diye sıranın başına geçiyor.
En son anneciğimi misafir ettiğimi yazmışım sana resimlerle süslemişim seni.
Aslında o kadar çok şey var ki sana yazacak.
Öncelikle küçük prensimizi evlendirdik.Canım benim çok yakışıklıydı kuzumuz.
Hep iyi dileklerle anneciğim evdeki son kuşunu da yolcu etti.
Ufak tefek aksaklıklarımız oldu ama nazar boncuğu olur her güzel şeyin ben öyle düşünmek istiyorum. Elbise bakmaya fırsatım olmadığında internet yardımıma koştu millet yapma etme dedi ama ben cesurum ya aldım bak bu elbiseyi.Kızdaki gibi durmadı aman boşver hiç açma o konuyu ama güzel durdu.
Öncelikle yüksek ökçeli şık bir ayakkabım vardı gece başlarken ayağımı burkunca atkılarından biri koptu maalesef o da hareketimi biraz kısıtladı. Pek milletle beraber olamadım blogcum yağmur başlayınca masalar arasındaki trafikte şemsiye altında kalmak için azaldı.
Ama çok güzellerdi blogcum Allah mesut etsin.
İkinci haberime gelince İsviçre tatilini ertelemek zorunda kaldık. Viritük bir rahatsızlık sebebi ile motoru bozduk.Ben 2 günde kendimi kaldırdım ama sevgili eşim o kadar şanslı - yada istekli:) - değildi.
Bizde tatile 21 Haziran da gittik. İyi de oldu havalar da biraz düzelmişti. O tatili şöyle bir ayrı anlatacağim be blog.
Şimdi başka bir heyecanımız var hayallerim gerçek olucak gibi bakalım bekliyoruz :)

Bir sonraki yazım İsviçre tatilimiz bu sefer ayrıntılı yazıcam ama blog not aldım :)

24 May 2010

Üzgünüm ... Lost'u seyrettiğime


Uyarımı yapayım daha lost'un Finali seyretmemiş olanlar lütfen okumayın.
Bu sabah Lost'un son bölümünü finalini izleyen gruptayım tam bir hayal kırıklığı. Bilinen sonuca ulaşmak diye buna derim yok arkadaş biz izleyiciler olarak senaryoyu zaten yazmışız.

İzlediğime üzgünüm daha yaratıcı bir son beklerdim ama olmadı :(

18 Nis 2010

Annem



Hollanda'dan annem geldi geçti tam vaktinde İzlanda'da patlıyan yanardağ düşünülürse babam ve İstanbul'dakiler sanırım bozulurdu annem belirsiz bir dönem burada kalsaydı :) Bana gün doğardı ne diyeyim.

Annem 1 Nisan'da geldi. Şaka gibi ama cep telefonundan ulaşamıyorum çıldıracağım neyse buluştuk ne çok özlemişim annemi kokusunu içime çekip durdum öpüp kokladım kadıncağızı.
Tren ile Eindhoven'a geldik yol boyunca konuştuk hergün telefon ile konuşan biz değilmişiz gibi.
Eşim bizi araba ile istasyondan aldıktan sonra eve geldik. Hediyeler çıktı hemen çantadan kardeşim bizlere güzel güzel ciciler göndermiş annem de almış gene bir sürü kıyafet vs.

Çay demledik geleneksel olarak. Geç vakte kadar lafladık. Ertesi gün öğleden sonra yolla döküldük.
Landal ' Loo da geçen sene kardeşim ve ailesi geldiğinde kiraladığımız göle bakan evleri çok beğenmiştik bu sene de orayı tecih ettik.

Yolculuk sıkıntısız geçti gelip yerleştik ardından eşimin ailesi gelince grup tamamlanmış oldu maalesef Babam iş dolayısıyla gelemedi :( İlk akşam yemeği ben hazırladım , kahveler içildi kısıtlı sohbetler :) Şömine karşısında çayımızı yudumladık ne güzel bir mutluluk bu :)

Ertesi gün ilk iş çeşitli faydalı otları yetiştirildiği bahçeye gitmek oldu maalesef mayıs ayında ürün vereceği için pek de faydalı olmadı :)

Sonra Hollanda'nın şelalesine gittik. Eşim Edward arabada annemi uyardı öyle ahım şahım değil ama en yüksek noktadan akan bir su var.Gittik çok güldük resim çektik yorumu size bırakıyorum.

Ardından hayran kaldığımız saray gezisi vardı Het Loo Palace. Geçen yıl,Kraliçenin Doğum Günü 30 Nisan da talihsiz intihar saldırısının yapıldığı saraymış bu.

Çok hoş bir bahçesi ve olduğu gibi korunmuş odaları bizi kendimizden geçirdi.
Akşam eşimin ailesinin rezervasyon yaptırdığı Grill restarantta idik.

Ertesi gün eşimin annesine sürprizi olan Buharlı tren gezisine gittik. Trende brunch da bayağı bir keyifli oluyor :)

Güzel bir gezi idi. Ardından bardaktan boşanırcasına yağan yamur sebebi ile kaldığımız eve döndük akşam yemeğinin ardından yürürüyüş ve yanan ateş(Odunlar ıslaktı yakmak içim eşimin göbeği çatladı ama genede kabul etmedi ıslak olduklarını baca çekmiyor diye inat etti ) karşısında çayımızı yudumladık.

Pazartesi tesisteki son günümüzdü bizde Arnhem de bulunan Açık Hava Müzesine gittik Hollanda da yüz yıllardır yaşanılan evler binalardan örnekler ilk haliyle buraya taşınmış ve korunuyor. Eşyaları ile birlikte.


Salı günü dönüş yolundaydık. Öğleden sonra Eindhoven da turladık anneciğimle kahvelerimizi aldık sevdiğim kafede.Akşam eve döndük.

Çarşamba evin yakınlarındaki alışveriş merkezine gittik. Öyle İstanbul'daki alışveriş merkezini getirmeyin gözünüzün önüne buralarda Hollanda'da yok öyle büyük alışveriş merkezleri ve alıştığımız markalar.

Perşembe ve Cuma temizlik yaptık evet yanlış okumadınız.Saolsun annem yardım etti evi adam ettik umarım satarız. Bakalım.

Cumartesi hüzün başladı bende annem gidicek ertesi gün pek keyfim yoktu açıkçası ama annemle güzel bir gün geçirdim gene bol bol sarıldım kokladım :)

Pazar günü kendisini yolcu ettim. Umarım bir dahaki sefer geldiğinde yeni evimize geçmiş oluruz ve umarım babamı ve Teyzoşumu da getirir :)

İyi pazarlar herkese

Sevgililer Günü Hediyesi

Edwars'ın masama bıraktığı güllerim ve sevgileler günü kartı :)

Hediye Paketim (Tefal'in ütüsü)

27 Mar 2010

Doğum Günüm

Evet sonunda doğum günüme geldim.Evet hala bugün tarihli yazamadım haklısın blog ama affet ne olur çok yoruluyorum bu aralar.
Doğum günümü 1 Şubat'ta kutluyamadık çünkü eşimin annesi kalçasından ameliyat olmuştu benim pek neşem yoktu.. ama hediyelerimi aldım.
İstanbul'da iken sarıkızım bana bu botları aldı.
Rengine bayıldım.Annem çok şık bir triko ve bluz almıştı. Müjüm stilini konuşturmuş bana bir bluz almıştı. Erkek kardeşim ve nişanlısı sakhra dan mor enfes bir bornoz hediye etti.Yazımın Anadolu düğünlerindeki takı takma törenine döndüğünün farkındayım :) ama görgüsüzüm kardeşim huyum kurusun.
Teyzeşum saten bir piama takımı hediye etti.

Ve eşimin doğum günü için yaptığına gelelim. 14 Şubat sevgililer gününde Belçikada otururken bayıldığımız restauranta rezervasyon yaptırmış. Gecikmeli olsada doğum günümü orada kutladık. Bana bu şipşirin netbook u aldı
Pembe takıntımın farkındasınız değil mi? Çevremdekiler alıştı artık.

Sevgililer günü kutlamamızı da yazmış oldum.Ayy çok ucuza getirdim blog bu yazıyı.Bir taşlan iki kuş vuruverdim.

İstanbul'dan dostlarım bana almak istediğim ama son anda birşeyin dürtmesi neticesinde bıraktığım çantayı göndermişler. Şok oldum çünkü kimse bilmiyordu :)

Kiyokim bana kitap ve Dilara Koçağın 2010 günlüğünü gönderdi. O kadar sevindim ki anlatamam.

Bu aralar pek birşey yaptığım yok ama olsun başlıycam.Kendime söz verebilsem bu arada scrapbooking öğreniyorum el iş bir nevi. Onun için kendime bir blog açtım tık oradasınız. En kısa zamanda yazımı yayınlayağim kısmetse.
Önümüz Paskalya Boncuğumun doğum günü kart yapımlarım son sürat devam ediyor.
Video çekimlerine de başlıycam.Kotarıcam bu işi bak blog görücen.
Gülme blog sırıtıyorsun hala :)

İyi hafta sonları herkese

14 Mar 2010

İstanbul 2010

İstanbul'daydık 2 hafta Ocak ayında evet gülümsediğinizi taa buradan görebiliyorum.Üşengeç bir kişiliğim var şimdiye kadar beni çözmeli idiniz.
Bu sefer öyle uzun uzun gezmemiz yoktu genelde çekirdek aile takılması yaptım.

Amerikadan annemin teyzesi gelmişti.Bana çok iyi geldi çooookkk uzun zamandır görmemiştim Esin teyzemi. Kısmetmiş. Yemekler yedik ağız tadıyla. Balığa doydum.

Biri Bostancı da diğeri Tuzla da olmak üzere iki kere ziyafet çekildi bizlere :)

Bu sefer Subaşı aile toplantısı Yalova Termaldeydi. O kadar özlemişim ki herkesi. Güzel geldi.
Sıcacık teral havuz. Soğukta havuzda yüzmek .... Muhteşemdi.

Birde arkadaşlarıma şöyle bir merhaba diyebildim. Boncuğumu çok göremedim ama Allahtan kiyokim bu sefer daha sık geldi. Müjümle buluştum.Sinema keyfi yaptım.Hem Avatar,hem de Yahşi Batı'ya gittim.

Bu sefer kız kardeşim Rahmi Koç müzesine götürdü bizleri. Yeni arabasına doluştuk Edward şöför koltuğuna oturdu. Güzel bir gün geçirdik.
Değişik objeleri bir çatı altında toplamışlar arabalar eşimi kendinden geçirdi.Çok sever eski arabaları.
Bir güzel etkinliğimde alışveriş oldu.Özlüyorum ağız tadıyla
Resimleri en kıza zamanda yüklemeyi planlıyorum.
İyi hafta sonları

23 Şub 2010

Yilbasi Ve Amsterdam




31 Aralik’ta yine kar yine soguk.1 Ocak’ta Istanbul ucusumuz oldugundan isi tehlikeye atmamak adina yilbasi gecesi Amsterdam’da kaldik. Is cikisi,esimle bulusup, tren ile merkeze gittik. Otelimize yerlesip yemek yiyecegimiz Ispanyol restaurantina gittik. Sokaklarda yururken esimin dikkatini ceken sokakta birbirine karsi duran binalar sehrin yavas yavas suya batmasi yuzunden gittikce birbirine yaklasmis gokyuzune baktiginizda bayagi bir hissediyorsunuz.
Sari kizimin esprisi dogru galiba.Hollanda’da cocuklar yuzme dersi alip sertifika almak zorunda.Aksi taktirde havuza yada denize sokamiyorsunuz.Sarikizimin yorumu ‘ Batiyorya ulke suya bogulmasinlar diyedir’ .
Yemekler cok iddiali degildi ama Sangria beni gevsetti biraz fazla icmisim.
Resimdede goruldugu uzere :)



Hollanda’da sevmedigim bir adet yilbasi gecesi sivillerin silahlanir gibi havai fisek almasi.Bir sene sacim yanmisti. Otele erken donup camdan gosterileri izledik.



Ay isigi muhtesemdi.Gokyuzu tertemiz ‘ mavi ay’ diyorlar.Resimlerde umarim o guzelligi yakalamisimdir.



Ertesi sabah ucusumuza gitmek icin erken kalkip yollara duzulduk.




22 Şub 2010

Ve Christmas….2009



Aralik ayinda havalar o kadar guzel gitti ki sicakliklara inanamiyorduk. 21 Aralik sabahi kar yagisinin tren hatlarini olumsuz etkilemesi yuzunden ise gidemedim. Esim saolsun Amsterdam’ da open office sistemi ile calisan is yerinde kendine masa ve gun icinde arabayi park edecegi otopark ayarladi.Bina benim ofisim bulundugu meydanda bir kosede.3 gun boyunca beraber ise gittik.Otelde konakladik 2 gece dolayisi ile yemek bulasik temizlik yol derdimiz yoktu. Esim ne kadar buyuk fedakarlik yaptigimi soyledi bu 3 gunluk program boyunca.Noel arefesi esimle her yil oldugu gibi Breda’ya gittik.Bu sefer gec kaldiklari icin sehrin disinda yeniden insa edilmis kucuk bir kiliseye gidildi. Ben artik Hollandacayi biraz cakmaya basladigimdan mi bilemiyorum benim icin zevkli bir aksamdi.Eve dondugumuzde gece yarisini gecmisti.Yemegimizi yiyip yattik(adetleri ozel bir tatli corekleri,kiymali borekleri oluyor)
Sabah gec kaltik.Ablasi ve erkek arkadasi gelince grup tamamlanmis oldu.Yemegi son 2 senedir disarida yemegi tercih ediyoruz.Ablasi Noel yemegi sirasi kendisine gelince yan cizdi.Stresi kaldiramiyormus. Bana cok komik geliyor.Cunku kendisi haftada 3 gun calisiyor.Eve temizligine gelen bir bayan var. Ve topu topu 4 kisi fazla yemek yiyecek.Bizdeki Bayram sofralarindan sonra bana tuhaf geldi.
Neyse bu sefer de hos bir mekandaydik.Ulasmak icin buzda yavas yavas yuruyerek restauranta ulastik.Tika basa dolu.Tek bir bos masa yok.Ama servis muhtesemdi. Tikir tikir. Guzel bir aksam gecirdik.Kahveden sonra biz Eindhoven’a donduk.
Noel’in ikinci gunu kayinpederim ve kayinvalidem hediyeler icin bize geldiler. Gorumcem(umarim dogru yazdim hic anlamamam bu sub aile deyimlerinden Nurkomun kulaklari cinlasin) hediye alip vermeyi de istemedi. Ben hazirlandim. Hediyelerimi agacin altina dizdim. Yemeklerimi yaptim.Guzel bir aksam gecirdik.Yatiya kaldilar.Hep beraber kahvaltimizi yaptiktan sonra kahve sohbet derken evlerine donduler.

Esim bana noel hediyesi olarak siki durun hayalimdeki pembe netbooku aldi.Artik oradan bildiriyorum. :)
Bir noelimizde boyle gecti.

21 Şub 2010

Kar ve Hollanda ikilemi

Kar ne karmis kardesim … Uc kis gecirdim bunun kadar cetin gecenini gormedim. Hollanda’ya yerlesmeden once buranin karli bir ulke olduguna inaniyordum.Ama aci gercekle karsilastim evet kar vardi ama uzun sure kalmiyordu.Buzlanma idi asil olan ve insanin kemiklerine gecen soguk.Burada buz uzerinde kayma yarislari var Gumus Patenler diye bir cocuk romaninin da Hollanda’da gectigini dusunursek burasi buzlar ulkesi Karlar degil.Ama doga sasirdigi icin bu sene kar ile imanimizi gevretti. Gene uyandik bembeyaz. Kar lastigini bu kar yagislari olmadan aldigimiz icin mutluyuz.Cunku ulkede karf lastigi kalmadi. Tuz rezervlerini de erittigimiz icin Tunus Turkiye ve Misir dan satin aldilar.Dun ilk parti ulasti.Hala kar yagiyor.
Bu kadar kar yagmasi beklenmediginden tren hatlari buna uygun spesifikasyonda degil yazin bunun ile ilgili calisma yapilmasi planlaniyormus.
Anliyacaginiz Hollanda bu kadar kara hazirlikli degil.

1 Şub 2010

37 Oldum duyan duymayana söylesin ....

Anneannem okusa basar çığlığı.Sayılarla konuşulmasını sevmez minnoşum :)
Arayan,soran,email atan,eski moda kart atan hatırlıyan herkese sonsuz teşekkürler.Kendimi özel hissettirdiğiniz için.İyikisi varsınız.


26 Oca 2010

Sinterklaas



05 Aralikta Hollandada Sinteklaas gunu. Dogum gununu kutluyorlar. Birkac gun oncesinden komur seklinde kucuk kurabiyeler orjinal adi ile kruidnotenposet poset heryerde karsiniza cikiyor.Diger gelenekte Adinizin bas harfi seklinde cikolatalar. Tabi dogum gunu kutlanan sahis Sinterklaas Ispanyadan gelip Hollandayi geziyor belirli bir surede. Birde bu zatin yardimcisi Zwarte Pit (bana gore karaktersiz abuk bir tip) ve beyaz ati Americo bu gezi sirasinda ona eslik ediyor. Orjinal anlatim icin burayi tiklayin lutfen.

Cocuklar geceden ayakkabilarinin tekinin icine bu beyaz at icin havuc koyuyorlar. Sabahleyin havuc gitmis yerine minik hediyeler koyulmus buluyorlar. Ayakkabilara koymak icin minik posetlerde sekerlemeler, meyveler vs hazir olarakta satin alinabiliyor.

Cocuklar icin bu sekilde kutlamalar yapilirken buyuklerde birbirlerine minik hediyeler alip bu hediyelere ve kisinin karakterine gore Sinterklaas temali siirler yaziyorlar.

O akşam hediyeleri dağıtma görevi eşimindi.Hediyeyi alan üzerine şiiri ilişikse şiiri okuyor,herkes hediyenin ne olabileceğine dair tahminlerde bulunuyor hediye açılıp ' tesekkürler Sinterklaas' deniliyor.Gerçekten keyifliydi.

Bu sene bizde esimin ailesi ile kutladik Sinterklaasi. Cok eglenceli bir aksam gecirdim. Benim Hollandaca siirim bayagi bir eglendirdi onlari. Internet saolsun benim gibi tembeller icin siir hazirlayan site bile bulunabiliyor.

O aksam adet oldugu uzere kruiden noten, cikolata harfler, Tinkerbellin DVD si, Cam demlik, Buyuk camli mumluk, Kus modeli, marzipan meyveler ve bir kucak dolusu siirim oldu.

Bende esime ve kayinpederime hediyeler icin siir hazirladim ve kartlar yaptim.Kayinvalidem bana Hollanda kulturunu tanitmaya geleneklerini ogretmeye cabaliyor.Bende cabalarina kayitsiz kalmiyorum. O yuzden bizimle olmaktan fazlasiyla zevk aliyorlar.Açıkçası benimde hoşuma gidiyor :)

25 Oca 2010

Unutmadan


Bu sonbaharda bir nevi Cadılar Bayramı kutladım. Unutmadan resimlerini ekleyim istedim. Kabağımı oydum. Sonbahar temalı çiçeğimi ektim. Resmi çekiverdim.